Uğraşınız, işiniz ne olursa olsun, fark yaratmanıza ya da farklı bir pencereden bakmanıza yardım edenlerdir büyük insanlar.
Genelde taş koymaya, karalamaya ya da sizi yerden yere vurmaya çalışanların dışında...
Kendi bildiklerini, deneyimlerini sorgusuz sualsiz süperego katmanına takılmadan size sunarlar; üstelik bunu herhangi bir beklenti içine girmeden yaparlar.
Ne mutlu ki bana! Çevrem bu insanlar ile dolu. Beni o kadar mutlu ediyor ki bu durum anlatamam.
Geçmişten günümüze kadar okuduğunuz, izlediğiniz her ne varsa büyük ustaların kaleminden, firçasından, kadrajından üretilen her bir ürün aslında zihinlerimize atılan, serpiştirilen birer tohumdur.
O yüzden diyebilirim ki, biraz Dostoyevski biraz Nietzsche, biraz Camus biraz biraz Dali, hatta Van Gogh tohumu taşıyoruz..
Adolf Hitler gibi, Netanyahu gibi kötücül olanlarında izlerini, tohumlarını taşıdığımız gerçeği de gözümüzün önüne gelmiyor değil.
Bu insanlardan artakalan düşünceleri, durum tespitlerini kendi fikir ve tecrübelerimizle harmanlayıp başka bir gerçeküstü bakış açısına yelken açıyoruz.
Büyük insanlar yolu açan insanlar elbette. Onları daha büyük yapan ise başka bir insanın zihnine ektikleri tohumların büyümesi, yetişmesi için yanlarında olmalarıdır.
Büyüyüp serpilirken, tökezleyip düştüğünde ya da "Kalk ayağa ve dik dur!" diyenler, eseri ortaya koyup yaptım oldu işte diyenlerden çok daha önemli değil midir?
Ve yine bana göre; unutulmayacak olanlar sadece bu insanlar olacak.
Peki en ufak bir eleştiride "Aaa! Bana ne ver misketlerimi küstüm oynamıyorum." diyenler?
Geçmişin tozlu sayfalarında kaybolacaklar. Hiç yaşamamış ve hiç üretmemiş bir hiç olarak...
Biraz Neşet Ertaş, biraz Aziz Nesin, biraz Ahmet Kaya, biraz Sabahattin Ali, biraz Türkan Şoray, biraz Cüneyt Arkın hatta
aynı şekilde biraz Truman, biraz Julius Robert Oppenheimer değil miyiz?
Hangi tarafın tohumlarını yok edip, hangi tohumları büyütüp besleyeceğimiz bizim kim olduğumuzu belirleyecek.
Gelecek nesillere ektiğimiz tüm tohumlarla,
ürettiğimiz eserlerle saçılacağız kainata ve insanlığa...
Serpil Yalçın
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
SERPİL YALÇIN
BÜYÜK İNSAN!
Uğraşınız, işiniz ne olursa olsun, fark yaratmanıza ya da farklı bir pencereden bakmanıza yardım edenlerdir büyük insanlar.
Genelde taş koymaya, karalamaya ya da sizi yerden yere vurmaya çalışanların dışında...
Kendi bildiklerini, deneyimlerini sorgusuz sualsiz süperego katmanına takılmadan size sunarlar; üstelik bunu herhangi bir beklenti içine girmeden yaparlar.
Ne mutlu ki bana! Çevrem bu insanlar ile dolu. Beni o kadar mutlu ediyor ki bu durum anlatamam.
Geçmişten günümüze kadar okuduğunuz, izlediğiniz her ne varsa büyük ustaların kaleminden, firçasından, kadrajından üretilen her bir ürün aslında zihinlerimize atılan, serpiştirilen birer tohumdur.
O yüzden diyebilirim ki, biraz Dostoyevski biraz Nietzsche, biraz Camus biraz biraz Dali, hatta Van Gogh tohumu taşıyoruz..
Adolf Hitler gibi, Netanyahu gibi kötücül olanlarında izlerini, tohumlarını taşıdığımız gerçeği de gözümüzün önüne gelmiyor değil.
Bu insanlardan artakalan düşünceleri, durum tespitlerini kendi fikir ve tecrübelerimizle harmanlayıp başka bir gerçeküstü bakış açısına yelken açıyoruz.
Büyük insanlar yolu açan insanlar elbette. Onları daha büyük yapan ise başka bir insanın zihnine ektikleri tohumların büyümesi, yetişmesi için yanlarında olmalarıdır.
Büyüyüp serpilirken, tökezleyip düştüğünde ya da "Kalk ayağa ve dik dur!" diyenler, eseri ortaya koyup yaptım oldu işte diyenlerden çok daha önemli değil midir?
Ve yine bana göre; unutulmayacak olanlar sadece bu insanlar olacak.
Peki en ufak bir eleştiride "Aaa! Bana ne ver misketlerimi küstüm oynamıyorum." diyenler?
Geçmişin tozlu sayfalarında kaybolacaklar. Hiç yaşamamış ve hiç üretmemiş bir hiç olarak...
Biraz Neşet Ertaş, biraz Aziz Nesin, biraz Ahmet Kaya, biraz Sabahattin Ali, biraz Türkan Şoray, biraz Cüneyt Arkın hatta
aynı şekilde biraz Truman, biraz Julius Robert Oppenheimer değil miyiz?
Hangi tarafın tohumlarını yok edip, hangi tohumları büyütüp besleyeceğimiz bizim kim olduğumuzu belirleyecek.
Gelecek nesillere ektiğimiz tüm tohumlarla,
ürettiğimiz eserlerle saçılacağız kainata ve insanlığa...
Serpil Yalçın